Bilim insanları, Şili’de yer alan Atacama Büyük Milimetre/milimetre-altı Dizgesi (ALMA) adlı teleskobu kullanarak heyecan verici bir keşif yaptılar. 12.8 milyar ışık yılı uzaklıktaki bir galaksiyi inceleyen araştırmacılar, oksijen ve hidrojen atomlarından meydana gelen su molekülleri keşfettiler. SPT0311-58 olarak adlandırılan galaksinin, su moleküllerinin gözlemlendiği en uzak yer olduğu belirtiliyor.
Araştırmacılar 12.8 milyar ışık yılı uzaklıktaki galaksinin, aslında iki farklı galaksinin birleşmesi sonucu ortaya çıktığını düşünüyor. Evrendeki en hızlı varlık ışık, galaksiden Düya’ya 12.8 milyar yılda ulaşıyor. Bu da demek oluyor ki şu anda gözlemlenen su molekülleri aslında 12.8 milyar yıl öncesine ait. Yani bu moleküller şu anda tamamen yok olmuş, ya da canlı yaşama ve hatta yükselen bir medeniyete elverişli bir ortam sağlamış olabilir. Bu fantezilerden farklı olarak bilim insanları bu yeni keşfin evreni ve Dünya’nın oluşum tarihini anlamada büyük öneme sahip olduğunu düşünüyor.
Keşfedilen su molekülleri, evrenin erken dönemine ışık tutuyor:
ALMA’nın su molekülü keşdedilen galaksideki ‘moleküler oluşum’ gözlemleri.
Evrenin erken dönemlerine ışık tuttuğu düşünülen SPT0311-58, galaksilerin oluşum, büyüme ve evrim süreçlerine ışık tutmak için büyük bir potansiyele sahip. Bilim insanları, su moleküllerinin bu kadar uzak bir gezegende bulunmasının yeni keşiflere kapı araladığını düşünüyor. Keşfin ardından araştırmacıların akıllarında oluşan sorulardan biriyse: “Nasıl oldu da evrenin bu kadar erken dönemlerinde gaz ve toz bulutları bir araya gelerek galaksiler ve yıldızlar oluşturabildi?” Keşfedilen su molekülleriyle birlikte evrenin moleküler boyutta ne kadar hızlı değiştiğine dair yeni bir bakış açısı kazanıldı.
Astrofizikçi ve ALMA’da yapılan bu keşifte payı olan araştırmacılardan Joe Pesce, “ALMA’nın gücüyle elde edilen bu heyecan verici sonuç, evrenin erken dönemleri hakkında yapılan gözlemler arasındaki yerini aldı. Dünya’daki yaşam için önemli olan ve SPT0311-58 galaksisinde bulunan su molekülleri, evrenin oluşum anındaki süreçlerin günümüzden çok daha farklı işlediği hakkında yeni bilgiler sunuyor.” açıklamasında bulundu.