İstanbul’un Kadıköy ilçesinde 29 Kasım 2021 günü polis çevirmesi sırasında polis memuru Selçuk E.’nin silahından çıkan iki kurşunla öldürülen set çalışanı Çetin Kaya’nın vefatına ait açılan davanın birinci duruşması İstanbul Anadolu 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. “Kasten öldürme” suçlamasıyla hakkında müebbet mahpus cezası istenen polis memuru Selçuk E. duruşmaya tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS’le katıldı. Mahkeme, sanık polis Selçuk E’in tutukluluk halinin devamına karar verilerek bir sonraki duruşmayı 28 Aralık’a erteledi.
İleri’den Ersan Kınık’ın haberine nazaran, Selçuk E. savunmasında “Direncini kırmak için maktulün omzuna hakikat silahın kabzasıyla vurdum ve silah 2 el ateş aldı. Silahın nasıl ateş aldığını bilmiyorum” diyerek kendisine isnat edilen suçlamaları reddetti.
‘OMZUNA SİLAH KABZASIYLA VURDUM, 2 EL ATEŞ ALDI’
Sanık polis savunmasında şunları söyledi:
“Dr. Süleyman Yalçın Kent Hastanesinin önünde durdurduk. Araç durduktan sonra aracın sağ ön koltuğunda bulunan Eray Çelik isimli şahıs kaçmaya başladı. Eray’ın gerisinden Yunus Emre ve Yasin koşarak takip etmeye başladılar. Araç durmadan evvel aracın camlarının sineması olması sebebiyle her türlü tehlike nedeniyle silahlarımızı doldurmuş ve emniyetlerini açmıştık. Ben öbür polis arkadaşlarıma da rastgele bir direnç olmaması halinde silahlarımızı kullanmamamız konusunda uyarmıştım.
Yunus E. ile Y., Eray Çelik’in ardında koşarak gittikten sonra yanımda bulunan başka polis arkadaşım İrfan K. ile ben beyaz renkli 34 ELA 517 plakalı aracın yanına gittik. Bu sırada arkadaşım İrfan K., Çetin Kaya’yı araçtan çıkardı ve karşıt kelepçe olacak halde sağ bileğinden kelepçeledi. Kaya ve İrfan çabucak hemen yan yanaydık. Ben sağ çaprazda bulunuyordum.
Maktulün sol bileğinde bileklik vardı. Bu bileklikten ötürü İrfan tek başına kelepçeyi takamayarak benden yardım istedi. Olay öncesinde silahı kılıfına koymaya çalışmadım zira bu türlü bir fırsatım olmadı. Bu sırada maktul sağ dirseğini geriye yanlışsız atılım yaparak benim karın boşluğuma gerçek vurdu. Bu sırada karnımda bir acı hissettim.
Daha sonra direncini kırmak için maktulün omzuna yanlışsız silahın kabzasıyla vurdum ve silah 2 el ateş aldı. Silahın nasıl ateş aldığını bilmiyorum. Maksadım direncini kırmak için müdahale etmekti. Mandalın, tetik ile tetik müdafaası ortasına sıkıştığını düşünüyorum.”
GÖRGÜ ŞAHİDİ: ÇETİN KAYA’NIN POLİSE VURDUĞUNU GÖRMEDİM
Görgü şahidi ise sanık polisin savının bilakis, Selçuk E.’nin Kaya’nın omzuna vurduğunu görmediğini söyledi.
Çetin Kaya’nın polislere direnç etmediğini de belirten görgü şahidi, “Maktul polislerden birisine rastgele bir atak yapmadı. Polislerden birine vurduğunu görmedim” dedi.
‘SON 15 YILDA TÜRKİYE’DE 425 CİNAYET İŞLENDİ FAİLİ POLİS OLAN BİREYLER TARAFINDAN’
Cinayetin üzerinden 10 ay geçtiğine değinen Çetin Kaya’nın avukatı Özgür Urfa, dava sonrası şu değerlendirmelerde bulundu:
“Çetin, geçtiğimiz yıl kasım ayında İstanbul Göztepe’de bir polis tarafından başına dayanan silahla elleri kelepçeli olmasına karşın yargısız formda infaz edilmişti. Yaklaşık 10 aydır tutukluydu polis memuru ve bugün birinci duruşması yapıldı. Sanık hakkında taammüden öldürme cürmünden iddianame düzenlenmişti, bugünkü birinci duruşmada sanığın sözü alındı. Sanık dördüncü defa tabirini değiştirdi. Daha evvelki tabirinde Çetin Kaya’nın kendisine döndüğünü, bileğine uzandığını, silahına müdahale ettiğini söylerken bugün evvelki tabirlerini inkar ederek Çetin Kaya’nın kendisine yanlışsız dönmediğini, dirseğiyle yalnızca ittirdiğini, bu ortada da kendisinin Çetin Kaya’nın sağ omzuna silahın kabzasıyla vurduğunu ancak her nasılsa ensesinden girerek merminin sağ kaşından çıktığı formunda bir savunma yaptı. Artık savunmaları doğal kendisini ilgilendiriyor fakat önemli bir olay var. Bu yalnızca Çetin Kaya’nın öldürülmesinden ibaret, kolay, tekil bir olay olarak bedellendirilemez. Son 15 yılda Türkiye’de 425 cinayet işlendi faili polis olan bireyler tarafından. Bir yandan siyasalların kendilerini cesaretlendirmeleri, gerilerinde durmaları, bir yandan yargıdaki cezasızlık siyasetleri maalesef ki her geçen gün bu cinayetlere bir yenisinin eklenmesine yol açıyor.”
‘DÖRT İMZAYI ATAN POLİSİN İKİSİ OLAY YERİNDE DEĞİLMİŞ’
Davadan 2 temel talepleri olduğunu belirten Urfa, şöyle konuştu:
“Biri elbette ki Çetin Kaya’nın katilinin en ağır formda cezalandırılması, başkası ise buradan verilecek emsal bir kararla hiçbir indirim yapılmaksızın verilecek bir cezayla cezasızlık siyasetlerine son verilmesi ve bir daha hiç kimsenin gibisi bir acıyı yaşamamasıdır. Davadaki bir başka tespitimiz de şu: Belgede da yer alan dokümanlarda ortaya çıkan şöyle bir durum var. Olayla ilgili olay tutanağı 4 tane polis tarafından tutuluyor çabucak cinayetin sonrasında. Lakin sonrasında anlaşılıyor ki 4 imzayı atan polisin 2 tanesi olayı hiç görmemiş, olay yerinde değilmiş. Çetin hayatını kaybettikten sonra oraya gelmişler. Bunu sanık da tabirinde kabul etti, o polis memurları da kabul ediyor. Yani bir görmedikleri bir olaya dair tutanağa imza atmışlar. Lakin daha vahimi ise o tutanaktaki bir öbür imzaysa sanık polise ilişkin. Yani cinayetin katil zanlısı olayın soruşturmasını da kendisi yürütmüş, olay tutanağını kendisi hazırlamış, kendisi imzalamış. Kendi beyanında 22.30’da gözaltına alındığını ve nezarette tutulduğunu söylüyor. Lakin biz tutanaktan görüyoruz ki gece saat 02.00’de imzalanan tutanağı kendisi düzenliyor ve tekrar kendi beyanına nazaran cinayet silahı cebinde duruyor. Yani bir kişi bir cinayet işliyor, cinayet silahı alınmıyor. Failin, katilin üstünde durmaya devam ediyor. Bu kişi nezaretteyken de silah bu kişinin üstünde. Bu bir cinayet silahı, derhal el konulması gerekirken direkt failde bırakıyorlar silahları. Tutanağı da ona düzenletiyorlar.
‘BÜTÜN KANITLAR KARARTILMAYA ÇALIŞILIYOR’
Zaten olay sonrası etraftaki kameraların birçoğu her nasılsa ya çalışmıyor ya bozulmuş; MOBESE olay yerini görmüyor, cinayetin önünde işlendiği minibüsün harddiski bozuluyor. Neredeyse bütün kanıtlar karartılmaya çalışılıyor. Neyse ki iki tane kamera kurtarılabildiği için bugün polis memurunun tutukluluğuna devam kararı verildi. Bir sonraki duruşma 28 Aralık’ta yapılacak. Tabir vermeye gelmeyen şahit minibüs sürücüsünün tabiri alınacak. Biz buradan bir sefer daha tüm kamuoyuna seslenmek istiyoruz. Bu yalnızca Çetin Kaya davası değildir. Yarın rastgele birimizin başına gelebilir. Bu nedenle bu davaya sahip çıkmayı tüm kamuoyunu davet ediyoruz. Ve sanık en ağır biçimde cezalandırılarak bu cezasızlık siyasetlerine son verilsin istiyoruz.” (HABER MERKEZİ)